Canlılığın var olmasını sağlayan ve bizi Güneş’ten koruyan manyetik alan yok olsaydı Dünya’ya ve canlılığa ne olurdu?
Dünya’da canlılığın var olmasının en büyük nedenlerinden birisi gezegenimizin eşsiz manyetik alanıdır. Dünya’nın boyutuna kıyasla son derece büyük olan ve hem Güneş’ten, hem de yıldızlararası uzaydan gelen zararlı ışınlara karşı bizleri koruyan manyetik alanımız, Dünya’nın çekirdeğinde bulunan yüksek miktarda demirin termonükleer reaksiyonları ve konveksiyonu sayesinde oluşmaktadır. Her an, her saniye gezegenimizi koruyan bu alan, bilim insanlarının tahminlerine göre Güneş gezegenimizi yok edene kadar varlığını koruyacak. Yani manyetik alanın birden bire ortadan kaybolması konusunda pek endişelenmemize gerek yok. Ancak tüm bilimsel verileri bir kenara bırakalım ve ihtimallerden bahsedelim. Eğer birden bire Dünya’nın manyetik alanı kaybolsaydı, bunun ne gibi sonuçları olurdu? İşte manyetik alanın yokluğunu hissettirecek bazı olaylar:
Elektronik cihazlar
Aklınıza gelen tüm elektronik cihazlar manyetik alanın yokluğunu hissedecektir. Bu koruyucu kalkan olmadığında gezegenin dışından gelen yüklü parçacıklar elektronik cihazların çalışmasını engelleyecek, şehirlerde ve hatta ülkelerde elektrik kesintisi yaşanacaktır. Manyetik alanın kaybolması bizi bir EMP etkisine karşı savunmasız bırakabilir ve bu yaşandığında yalnızca telefonlarımız ve bilgisayarlarımız değil, otomobillerimiz ve hatta fenerlerimiz dahi çalışmayabilir.
Uydular
İnternet dağıtımından bilgi paylaşımına kadar birçok farklı konuda bizlere yardımcı olan uydular, manyetik alanın yokluğundan nasibini ilk alacaklar arasındadır. Uydular, Dünya’nın dışında bulunmasına rağmen manyetik alanın içinde yer alır ve koruyucu kalkanın yokluğunda Güneş’ten gelen ışınlarla baş edemez. Uyduların yokluğunda GPS ve telefonlar kullanılamaz.
Kozmik ışınlar
Ay’a giden ilk astronotlar, gözleri kapalı olmasına rağmen bazı ışıkları görebildiklerine raporlarında yer vermişti. Bunun nedeni uzayda başıboş şekilde dolaşan kozmik ışınlardır. Manyetik alan tarafından engellenmediği sürece böylesine ilginç olayların yaşanmasına neden olabilen kozmik ışınlar, bilim insanlarına göre uzun vadede birçok hastalığa neden olabilir. Görevden dönen astronotların çoğu, gelecek senelerde katarakttan şikayetçi olmuştu. Ancak bu ışınların DNA’ya zarar verebildiği, yani kanser başta olmak üzere birçok hastalığa neden olabileceği de biliniyor. Böyle bir durumda katarakt en küçük problemimiz olurdu.
Manyetik alan yoksa, oksijen de yok
Elektronik cihazlarımızın ve uydularımızın çalışmadığı, herkesin kataraktla boğuştuğu bir durumda olduğumuzu varsayalım. Ne olursa olsun yaşamımıza devam ediyor olurduk. Fakat gerçek şu ki manyetik alanın yokluğunda Güneş bize o kadar da merhametli davranmazdı. Yıldızımızdan gelen yüklü parçacıklar, hızlı bir şekilde atmosferdeki oksijeni iyonize etmeye başlar ve uzaya doğru uzun bir yolculuğa çıkmasına neden olurdu. Bundan dolayı atmosferimizdeki oksijen oranı hızlı bir şekilde azalır, havadaki değişimlerden olmasa bile en sonunda nefes alamamaktan yaşamımızı yitirirdik. Dünya’nın kardeş gezegeni olarak görülen Venüs ve NASA’nın bir sonraki hedefi Mars, Güneş’e karşı koyabilecek güçte manyetik alana sahip olmadıkları için atmosferlerindeki oksijeni kaybetti.
Yorum bırakın