Dünya dışı yaşam araştırmaları bir süredir devam ediyor. Yörüngemizdeki bazı gezegenlerde bu araştırmaları fiilen yürütmeye devam ediyoruz. Araştırmalar genellikle Mars gezegeni üzerine yoğunlaşıyor. Suyun olduğu her alanda yaşam olacağı umudu nedeniyle Mars’a ayrı bir önem gösteriliyor. Yakın zaman önce Venüs’te fosfin gazı bulunduğunun tespit edilmesi bilim dünyasında büyük heyecan uyandırmıştı. Çünkü fosfin bir yaşam belirtisi olarak kabul görüyor. Peki, gezegenimizden onlarca, binlerce ışık yılı uzaklıktaki diğer gezegenlerde yaşam olabilir mi? Bu soruya kesin bir yanıt vermek zor; ancak eğer uzayda başka bir yaşam formu bulunuyorsa, insanlık ile neden iletişim kurmadıklarını anlamak zor değil.
Karınca Metodu ve Kardashev Ölçeği
Dünya dışı yaşam konusunda en önemli teoriyi Kardashev ölçeği oluşturmaktadır. Bu ölçeğe göre uygarlıklar enerji hakimiyetlerine göre sınıflandırılırlar. Gezegenimiz Tip 0 uygarlık seviyesinde. Çünkü yıldızımız olan Güneş’in enerjisini tamamen kullanamıyoruz. Evet, güneş panelleri aracılığıyla belirli miktarda enerji üretebiliyoruz; ancak elde ettiğimiz enerjinin boyutu yeterli değil. Tip 1 medeniyet seviyesine geçmek için Güneş’in ısı, ışık ve radyasyonu üzerinde hakimiyet sağlamamız gerekiyor. Bu teoriden yola çıkarak uzaylıların neden insanlıkla bağlantı kurmadıklarını anlayabiliriz.
Teorik fizikçi Michio Kaku, bu konuya karınca örneğiyle açıklama getiriyor. İnsanlar ve karıncalar arasındaki algısal fark nedir? İnsanlar için 10 şeritli bir otoyol teknolojisi müthiş bir iştir. Peki bu teknolojiyi karınca medeniyetine anlatabilir miyiz? Karıncalar, otoyol teknolojisini bizim algıladığımız gibi kavrayabilir mi? Sorunun cevabı oldukça net. Bu örnekten yola çıkarak insanlık, evrenin karıncaları olabilir. Kardashev ölçeğine göre Tip 2 ve Tip 3 medeniyet seviyesine ulaşan uygarlıkların teknolojilerini algılamamız mümkün olmayacaktır. Bu medeniyetlerin önemli işlerini yarıda bırakarak bizlerle iletişim kurması pek mantıklı durmuyor.
Yıldızlararası Uzaklıklar
Evren sürekli genişlemeye devam ediyor. Bizden milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilerde farklı yaşam formları olabilir. Ancak onların gönderdiği sinyallerin bize ulaşma süresi oldukça uzun olacaktır. Sinyal uzay boşluğunda ilerlemeye devam ediyor olsa dahi onu yakalayıp tanımlamamız için uzunca bir sürenin geçmesi gerekecek. Ayrıca sinyal tanımlama teknolojilerimiz yetersiz olduğundan, belki de uzay boşluğunda ilerleyen mesajları yakalayamıyor veya algılayamıyor olabiliriz.
Yorum bırakın