oculus 1

Sanal gerçeklik üzerine tüm merak edilenler!

Oculus Rift’in ardından HTC Vive’ın da satışa sunulmasıyla birlikte daha çok kullanıcıya ulaşmayı başaran sanal gerçeklik kaskları bir takım soruları da beraberinde getirdi. Bu sorulardan bazıları olan “Sanal gerçeklikteyken ölürsen, gerçekte de mi ölüyorsun?”, “Sanal masaüstleri gerçek monitörlerin yerini alabilir mi?”, “Oturduğum yerden daha fazla nasıl sosyalleşebilirim?” ve “Mağazaya gitmeden mağazada gibi alışveriş yapabilir miyim?” kulaktan kulağa dolaşarak bizlere kadar ulaştı. Bu sorular karşısında kayıtsız kalmamız mümkün olmadığından bizler de cevapları aramaya koyulduk. İlk soru karşısındaki şaşkınlığımız bizleri Morpheus’a götürdü ve kendisi “Vücut zihni olmadan yaşayamaz.” diyerek hatıralarımızı canlandırdı. Sanal gerçeklik zihnimizi öldüğümüze ikna edemeyecek kadar “sanal” olduğundan, şimdilik sanal gerçeklikte ölmekten korkmamıza gerek olmadığını söyleyebiliriz.

 

Peki ya sanal masaüstleri?

CRT teknolojisini kullanarak yolculuğuna başlayan kişisel monitörler, büyük ekranlarda kullandıkları plazma teknolojisinin ardından LCD ve LED teknolojilerini kullanarak günümüzdeki hallerini aldılar. Son olarak OLED teknolojisi kullanan ve kavisli ekrana sahip monitörlerle ufkumuz açılmış olsa da, hiçbir zaman sinema salonlarındaki o devasa ekran büyüklüklerine sahip monitörlerle karşılaşamadık. Bu süreç boyunca değişen çözünürlük, kontrast, parlaklık ve tepki süresi değerleri monitör seçimlerindeki gizli etmenler olurken, ekran büyüklüğü bizler için her zaman ilk sırada yer aldı. Bu noktada devreye giren sanal gerçeklik kaskları bizlere gözümüzün alabildiğine büyüklükte sanal masaüstleri vadediyor. Sanal masaüstü, bizleri çoğumuzun sahip olduğu küçük ekranlı monitörlerden kurtararak, monitör ekranındaki görüntüyü sanal gerçeklik kaskımıza aktarıyor. Burada devasa sanal bir ekrana aktarılan görüntü bizlere oyun oynamak, film izlemek ya da günlük işlerimizi yapmak için sınırsız bir alan sunuyor. Çoğumuzun bilgisayar başında vakit geçirirken dünyanın gerçekliğinden kurtulmak için kullandığı kulaklık ve müzik ikilisi, bu sınırsız alanda farklı bir yer alıyor. Artık İbiza’da kahverengi ile mavinin en güzel tonunun buluştuğu plajlarda ya da dünyanın güneşle aydınlanan kısmını izleyerek, ay yüzeyinde çalışabiliriz. Bunu için tek yapmamız gereken sanal gerçeklik kaskımızı başımıza geçirmek ve Guy Godin’in Virtual Desktop uygulamasını ya da SteamVR’ın Desktop Overlay seçeneğini çalıştırmak.

 

oculus 2

 

Hala sosyalleşemedik!

Oculus 2014 yılında Facebook tarafından yüksek bir fiyata satın alındığında bu birliktelik bizler için oldukça tuhaf görünmüştü. Bir tarafında sosyal paylaşım ağı, diğer tarafında sanal gerçeklik kaskları olan bu birliktelik, birçok eleştiriye maruz kalmıştı. Facebook’un “big data” adı altında kullanıcı verilerini kullanarak çıkarımlar yapması ve en masum haliyle bu çıkarımları kullanıcılara reklam göstermek için kullanması da sanal gerçeklik cephesinde endişeye yol açmıştı. Sadece geçtiğimiz yıl reklamlardan 18 milyar dolar elde eden Facebook’un, sanal gerçeklikle ilgili ne gibi planları olduğu hem endişelendiriyor hem de merak uyandırıyordu. Son olarak Oculus Rift’i kullanabilmek için bilgisayarımıza kurduğumuz yazılımın düzenli olarak Facebook sunucularına bilgi göndermesi ve bizim cihazı kullanabilmek adına bu durumu kullanıcı sözleşmesinde kabul ettiğimizin ortaya çıkması, endişelerin artmasına neden oldu hatırlanacağı gibi. Ancak Facebook, bu yılki F8 Facebook Geliştirici Konferansı’nda sanal gerçeklik üzerine planlarından bir kısmını açıklayarak yüreklere su serpti(!). Fiziksel olarak birbirlerinden kilometrelerce uzakta olmalarına rağmen kendi avatarları ile Londra’nın simgelerinde 360 derecelik bir görüntü eşliğinde gezintiye çıkan 2 Facebook çalışanı, bizlere sanal gerçekliğin sosyalleşme kavramımızı ne denli değiştirebileceğini gösterdi. Dahası Thames Nehri üstündeki Kule Köprüsü’nde özçekim yapmayı da ihmal etmeyen ikili, sanal bir ortamda avatarlarıyla sanal bir özçekim yapan ilk insanlar olarak tarihe geçti. Artık sosyal paylaşım ağlarındaki arkadaşlarımızla sohbet etmenin, film izlemenin ve oyun oynamanın dışında beraber sanal geziler yaparak daha da fazla sosyalleşebileceğiz!

 

oculus 3

 

Mağazaya gitmeden alışveriş demiştik…

Monte etmeye hazır mobilya, beyaz eşya ve ev aksesuarları deyince akla gelen ilk isimlerden olan IKEA, teknoloji ile de oldukça yakından ilgilenen bir firma olarak biliniyor. İlk olarak 2014 yılı kataloglarındaki mobilyaları arttırılmış gerçeklik teknolojisini kullanarak akıllı cihazlarımızın ekranlarında evlerimize getiren firma, sanal gerçeklik teknolojisini de boş geçmiyor. 5 Nisan’da Steam’deki yerini alan IKEA VR Experience ile firmanın tasarladığı üç farklı mutfakta gezintiye çıkabiliyoruz. Bu gezintilerimiz esnasında mutfakları istediğimiz şekilde özelleştirebilir ve dilersek çekmecelerden bulduğumuz aletlerle ortalığı dağıtabiliriz. Ayarlanabilen kamera yüksekliği sayesinde 1 metrelik bir çocuğun bakış açısından da, 1.95 metrelik bir insanın bakış açısından da mutfakları gezebileceğiz. Farklı bakış açılarına sahip olmamız farkında olmadığımız tehlikeler konusunda bilinçlenmemizi sağlayabileceği gibi, mutfakta neyin eksik olduğunu görmemize de yardımcı olacaktır. Firmanın sanal gerçeklik teknolojisini tecrübe etmek için geliştirdiği bu uygulama ve yaptıkları açıklamalara bakacak olursak, ileride IKEA ismini taşıyan ve alışveriş yapmamıza olanak sağlayan sanal gerçeklik uygulamaları da bizleri bekliyor demektir.

 

A gamer wears a high-definition virtual reality headset, manufactured by Oculus VR Inc., at the Eurogamer Expo 2013 in London, Sept. 28, 2013.